Ortaçağda iki şövalye bir anıtın önünde karşılaşır. Aralarında bu anıtın hangi maddeden yapıldığına dair bir konuşma başlar. Biri, bunun gümüşten, diğeriyse altından yapıldığını söyler. Konuşma bir zaman sonra tartışmaya, tartışma da kavgaya dönüşür. Taraflar silahlarını kullanır ve bir süre sonra ikisinin de cesetleri anıtın yanında boylu boyunca uzanır. Olayı uzaktan görenler ve çıkan gürültüyü duyanlar oraya koşuşurlar. Bir de ne görsünler, canlarını feda ettikleri bu tartışmada meğer her iki taraf da haklıymış. Çünkü anıtın bir cephesi gümüş, diğer cephesi altınmış.
Çalışmanın konusunu oluşturan pişmanlık ve ıslah kurumu da niteliği itibariyle bu anıtla özdeş gibidir. Hukuki niteliği itibariyle bu kurumun kanunda sadece bir maddede düzenlenmesine rağmen oldukça kapsamlı olduğu, birçok işlevi yerine getirdiği anlaşılmaktadır. Vergi ceza hukuku içinde ele alınan pişmanlık ve ıslah, sadece ceza muafiyeti sebebi değil, geniş bir müsamaha anlayışının yansıması olarak başlı başına bir mükellef hakkıdır. Aynı zamanda potansiyel vergi uyuşmazlıklarını daha ortaya çıkmadan önleyen ve vergi tahsilatına katkı sağlayan bir yönü de bulunmaktadır. Kitap, bu konu hakkında bilgi sahip olmak isteyen okurların vaz geçemeyeceği bir başvuru kaynağı niteliğindedir.