Maddi ve manevi zararın birçok ortak yönü bulunmaktadır. Bu nedenle herhangi bir zarar ne sadece maddi zarar ne de sadece manevi zarar olarak kabul edilemez. Ortaya çıkan herhangi bir zararda her iki zarar türü de az veya çok bulunur.
Manevi zarar, maddi zararla birlikte doğabileceği gibi, maddi zarar bulunmasa da tek başına manevi tazminatın konusunu oluşturabilir. Yani aynı değerin hem maddi hem de manevi zarara konu olması da mümkündür. Manevi tazminatın ölçüsü ve ne miktarda hükmedilmesi gerektiği konusunda bir belirsizlik sürmektedir.
Bu eser de teori ve pratiğin birleştiği alan olan uygulamaya yönelmiştir. Eserde son yıllarda yapılan mevzuat değişiklikleri değerlendirilerek işlenmiştir.
Özellikle uygulayıcılara faydalı olması bakımından ilgili konuların hemen arkasına Yargıtay'ın, Danıştay'ın veya Anayasa Mahkemesinin emsal ve ilke kararlarından örnekler verilmiştir. Bu kararlar gelişigüzel dizilmeyip her konuya göre bölümlendirilmiş ve yararlı olacağı düşünülen kararlar özetlerle verilmiştir. Yer yer örnek Yargıtay kararı ve dava üzerinden bu kararlar değerlendirilerek eleştiriler yapılmıştır.