Yerli halkların kimliğinin kabul edilmesi ve tanınması meselesinin kökeninde, yerli halk kavramının sınırlarının belirsizliği ve muğlaklığı yatmaktadır. Özellikle yerli halk kavramının genel kabul görmüş ve bağlayıcı bir tanıma sahip olmaması, sorunu derinleştirmektedir. Devletlerin bu konuda istekli olmayışı, yerli halkların da zaman içinde kavramın tanımlanmasından ziyade yerli halkların haklarına odaklanmasına yol açmıştır. Nitekim bu çerçevede kabul edilmiş önemli bölgesel ve evrensel düzensel düzenlemeler de bulunmaktadır. Bu durumun doğal bir sonucu olarak da devletler, kendi iç hukuk sistemleri içinde bazı düzenlemeler yapmıştır.
Yerli halklarla ilgili olarak Türkiye'de yapılan çalışmalar ise oldukça sınırlıdır. Yerli halklar konusu, Türk uluslararası hukuk yazınında pek ilgi görmemiştir. Bu eser, adı geçen boşluğu doldurma amacıyla kaleme alınmıştır.
Çalışmamız, uluslararası hukuk çerçevesi içinde doğrudan doğruya yerli halk kavramına ve sınırlarının belirlenmesine odaklanmıştır. Zira uluslararası hukuk zemininde kabul edilmiş hakların öznesinin kim olduğu, daha öncelikli bir meseledir. Bir başka deyişle yerli halk kavramının iyi anlaşılması, önem sırası bakımından yerli halkların sahip olduğu haklardan önce gelmelidir.