Ulusal ve uluslararası ticaretin gerçekleştirilme şekli olarak deniz ticareti, küreselleşmenin etkisi ve diğer ticaret yollarına nazaran sahip olduğu çeşitli avantajlar sayesinde, önemi artan bir ticaret kolu haline gelmiştir. Vergi hukuku literatüründe deniz ticaretinin vergilendirilmesine yönelik yapılan çalışma sayısının yetersiz olması, bu eserin konu seçiminde etkili olmuştur. Zira deniz ticaretinin gerek tanım ve kapsam açısından belirlilik kazanması ihtiyacı, gerekse uygulamada anlaşmazlıklara ve uyuşmazlıklara yol açan vergilendirme ile vergi ayrıcalıklarına ilişkin mevzuat düzenlemelerinin özelgeler ve yargı kararları çerçevesinde incelenmesi gereği, bu alanda çalışan teorisyenler ve uygulayıcılar için önem arz etmektedir. Ayrıca uluslararası bağlamda devletler, hukuki çifte vergilendirme sorununa yol açmamak adına, sahip oldukları vergilendirme yetkilerini yer bakımından sınırlandırarak deniz yetki alanlarını belirlemekte ve çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları imzalamaktadır. Dolayısıyla Türkiye'nin deniz yetki alanlarının tespit edilmesi ve söz konusu alanlarda sahip olduğu ticari faaliyet hakkı ile kabotaj tekelinin ve vergilendirme yetkisinin saptanarak incelenmesi ayrıca önem kazanmıştır.
Bu çalışmada Türk hukuku ile sınırlı olmak üzere, gelir vergisi ve kurumlar vergisi bağlamında deniz ticaretinin vergilendirilmesine, vergi ayrıcalıklarına ve vergilendirilmesi özellik arz eden durumlara yönelik dağınık ve karmaşık mevzuat hükümleri tespit edilmeye çalışılmış; kodifikasyon ve resepsiyon tekniği kaynaklı ortaya çıkan anlaşmazlık ile uyuşmazlıklar, özelgeler ve yargı kararları çerçevesinde incelenerek çözüm önerileri sunulmuş.
(Tanıtım Bülteninden)