Yaşama hakkı bireyler için çok önemli olan ve diğer bütün hakların önünde yer alan bir haktır. Bu hak 1789 tarihli Fransız ihtilali ile birlikte ülkelerin anayasalarında yer almaya başlamıştır, intihar temelinde birçok etkenin yattığı ve yaşama hakkına doğrudan doğruya müdahaleye yönelik bir olgudur. Bu olgunun meydana gelmesinde kişinin yaşadığı zihinsel, sosyal, kültürel, toplumsal ve ekonomik baskılar ve bu baskıların oluşturduğu incinme, zihinsel, biyolojik bozukluklar, vb. birçok etmenden kaynaklanabilmektedir. Ayrıca intihar, bir kişinin veya birden fazla kişinin farklı sâiklerle mağduru/mağdurları intihara yönlendirmesi ile de ortaya çıkabilir.
Çalışmanın ilk bölümünde: intihar kavramı, bu kavramın tarihsel gelişimi, intihar nedenleri, intihara yönlendirme fiiline benzeyen fiiller, intiharın hukuken cezalandırılabilirliği ve özel kanunlar kapsamında intihara yönlendirme fiiline ilişkin düzenlemeler konuları işlenecektir,
Çalışmanın ikinci bölümünde Türk hukukunda intihar ve intihara yönlendirme suçu ele alınacak, değinilecek başlıklarda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda düzenlenen intihara yönlendirme suçu ile 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda düzenlenen intihara ikna ve yardım suçunun arasındaki farklara değinilerek, önem arz eden değişiklikleri ve iki düzenleme arasındaki olumlu ve olumsuz yönler, doktrindeki tartışmalar da dikkate alınarak mukayese edilecektir. Anayasa mahkemesinin ve Avrupa insan hakları mahkemesinin yaşama hakkına temas eden kararları incelenecektir.