Günümüzde araştırmacıların, politikacıların ve sivil toplum temsilcilerinin en çok tartıştığı konuların başında sürdürülebilir kalkınma kavramı gelmektedir. Bu kavramın gelişmesinde 1950'lerde ortaya çıkan kalkınma iktisadının önemli bir rol oynadığı görülmektedir. Ancak, sürdürülebilir kalkınma kavramı, kalkınma iktisadının köklerinden beslenmesine karşın, bu kavram birçok yönden geleneksel kalkınma iktisadından ayrışmaktadır. Zira kalkınma iktisadının temel konusunu bilhassa da az gelişmiş ülkelerin ekonomik kalkınma ve refah düzeylerinin nasıl sağlanabileceği oluştururken, sürdürülebilir kalkınma kavramı, kesintisiz bir ekonomik kalkınmanın gerçekleştirilebilmesi için dünyanın mevcut sınırlı kaynaklarının nasıl korunabileceği hususunu tartışmaktadır