Elçi göndermek ve elçi kabul etmek, devletler için tarih boyunca kullanılan bağımsızlık sembollerinden olmuştur. Bu nedenle devletler elçi göndermeye ve elçi kabullerine oldukça fazla önem vermişlerdir. Devletlerin birbirlerine vermek istedikleri mesajlar için gönderilen elçilerin yanı sıra elçi kabulleri de oldukça müsait bir zemin teşkil etmiş ve verilmek istenen bu mesajlar, elçilerde bırakılacak izlenimlerle şekillendirilmeye çalışılmıştır. Bu anlamda elçilere karşı sergilenen davranışlar bir devletten diğerine farklılık gösterebilmiş, bu nedenle elçilerin ağırlanması, onlara karşı olan davranış biçimleri ve yapılan muameleler, devletleri birbirlerinden ayırt edici özellikler taşımıştır.
Yabancı devletlerin "Kapı" olarak anılan Osmanlı Sarayı'na elçiler göndermesi ise Devlet-i Âliyye'nin azametinin bir göstergesi olarak algılanmış ve bu anlayış neticesinde elçi göndermelerine izin verilerek Osmanlı başkentinin dost veya düşman bütün devletlerden gelecek olan elçilere açık olduğu vurgusu yapılmıştır. Yabancı elçilerin Kapı'ya gelişlerinin devletin büyüklüğünün bir göstergesi olarak algılanması, bu büyüklüğün, elçilerin şahsında elçi gönderen devletlere gösterilmesi sonucunu doğurmuştur. Elçiyi gönderen devlete verilmek istenen mesajlarla çoğu kere elçilerin yüzleşmek zorunda kalması, elçilere olan davranış biçimlerine, onların ağırlanmalarına ve huzura kabullerine farklı motifler katmıştır. Bu bağlamda Osmanlı Devleti'n de elçilere yapılan muamelelerde, üç kelime ile özetlenebilecek üç ana temaya vurgu yapıldığı görülmektedir: KUDRET, HEYBET VE ADALET...
(Tanıtım Bülteninden)