Bu eser, sözleşmenin kurulmasında irade açıklamalarının yorumu, irade açıklamasının genel teorisine ve irade bozukluklarına ilişkin köklü tartışmaların doğrudan etki alanı içinde kalmaktadır.
Konuya ilişkin tutarlı çözümler ortaya koyabilme çabası, tüm bu tartışmaların birlikte analizini zorunlu kılmıştır. Söz konusu zorunluluk, bu çalışmanın yazarını, gerek isimleri gerekse içerikleri eserden esere dahi farklılaşabilen çok sayıda teoriyle karşı karşıya bırakmıştır. Teorilerin her biri felsefî ve metodolojik eksende alınan farklı pozisyonların yansımasını oluşturduğundan, teorilerin anlaşılması ve değerlendirilmesi, bunların her birinin tarihsel arka planları gözetilerek, felsefî ve metodolojik temelleriyle birlikte incelenmesiyle mümkün olmuştur. Bu durum, çalışmanın hazırlanması sürecinde hukuk tarihi, hukuk felsefesi ve hukuk metodolojisi üzerine ciddi mesai harcanmasını gerektirmiştir. Öte yandan yorum salt hukuk disiplinine özgü bir faaliyet olmadığından, yoruma ilişkin değerlendirmelerde dil felsefesinin ve hermeneutiğin göz ardı edilmesi düşünülemez. Bu nedenle, her ne kadar varılan sonuçlar çalışmaya pragmatik bir yaklaşım sergilenerek sınırlı biçimde aktarılmış olsa da, dil felsefesi ve hermeneutik alanındaki araştırma ve okumalara azımsanmayacak derecede emek ve zaman harcanmıştır. Nihayet, hakkında doktriner tartışmaların yaşanmadığı neredeyse tek bir alt başlığı dahi bulunmayan bu çalışmada, ortaya koyulan yargıların birbiriyle tutarlılık arz etmesi için azamî çaba sarf edilmiştir.
(Önsözden)