Belirli bir uzmanlık alanına ilişkin yöntem ve teknikler, bu alanda çalışan araştırmacıların vazgeçilmez araçlarıdır. Özellikle anlamın kendini doğrudan vermediği karmaşık konularda, içinde dolaştığımız zihinsel labirentte kaybolmamak için, kat edilen parkurun yapısını kavramamıza sağlayacak bir desen veya başlangıç noktasıyla ilişkimizi koparmamayı sağlayacak bir iplik parçası (Ariadne’nin ipliği) gerekir.
İçerik analizi adı altında toplanan teknikler, bu tür bir desen ya da iplik işlevi görmektedir. Hangi türden olursa olsun (gazetelerde yer alan magazin, moda, fikir yazıları, röportaj ve haberler, TV ve radyo programları, çizgi filmler, fotoromanlar, kartpostallar, kişiler arası konuşmalar, anket görüşmeleri, grup tartışmaları, reklâm mesajları, müzik parçaları, afiş ve posterler, vb) tüm söylemler, sembolik bir inşa ürünü oldukları ölçüde (zira hepsi de en azından bir dil içerirler), deşifre edilmeyi, kod çözümünü, yorum ve çıkarsamayı gerektirirler.
Belirli bir söylemin alıcısı durumundaki kişilerin bu söylemi aynı şekilde almamaları ve algılarındaki farklılıklar bunun en belirgin kanıtıdır. Nasıl ki aynı yere bakan insanlar, aynı şeyi görmüyorlarsa, aynı sözü, yazıyı veya resmi de aynı şekilde algılamamaktadırlar. Zira “seçici algı” süreci işlemektedir. İçerik analizi teknikleri, insan algısının çok çeşitli faktörlerden etkilenişine karşı belirli bir güvenlik supabı durumundadır. Kişilerin kendi sübjektifliklerinde hapsolmasını önleyerek az çok objektif bir okumayı sağlamaları dolayısıyla kişiler arası “rasyonel” iletişime katkıda bulunmaktadırlar.