Son yıllarda artık yeni şirket paradigması hissedar değerinin maksimize edilmesi olarak genel kabul görmektedir. Özellikle 1990'lı yıllardan itibaren giderek artan küreselleşme ve yoğun rekabetle birlikte sermaye piyasalarının ekonomik sistem içerisindeki etkinliğinin ve öneminin artmasına bağlı olarak yatırımcıların etkinliklerinin artması, birçok işletmeyi hissedar değerini maksimize etmeyi temel amaçlarından biri olarak benimsemeye ve hissedar değerinin arttırılmasını sağlayacak alternatif yollar aramaya zorlamıştır. Bu paradigmanın paralelinde maksimize edilmeye çalışılan hissedar değerinin tespiti, tespit yöntemleri gerek finansçıların gerekse hissedarlann sürekli gündeminde yer almış ve önemi de gittikçe artmıştır.
Damadoran'ın belirttiği gibi şirket değer tespitine yönelik yapılan her eylem analisten kaynaklanan önyargıyı beraberinde taşır ve yansıtır. Aynı şirket farklı analistler tarafından değerlendiğinde farklı sonuçlar ve farklı değerler elde edilebilir. Çıkan sonuçların ve tespit edilen değerlerin hepsi içerdiği ve varsaydığı hususlar paralelinde doğrudur. Bu nedenle her şirketin analistin bakış açısına göre farklı şirket değeri hesaplanabilir.
Onlarca değerleme modeli olmasına karşın, herhangi bir varlığı ya da işi değerlemek için üç temel yaklaşım bulunmaktadır. Bunların ilki Varlık Temelli Değerleme (Asset Based Valuation) yaklaşımı ikincisi Gelir Temelli Değerleme yaklaşım, üçüncüsü ise, Göreceli (relative) değerlemedir. Bu kitabın temel konusu ve amacı şirket değerlemesi ile ilgili bu üç yaklaşımın dayandığı teorik alt yapıyı da ortaya koyarak uygulama örnekleri ile birlikte şirket değerlemesi ile ilgilenen taraflara faydalı olmaktır. Kitap geniş bir literatür taramasından sonra kaleme alınmıştır. Bu nedenle geniş bir referans listesine sahiptir. (Önsöz’den)