Resimde İzlenimcilik Yılları ve İzlenimciler sadece 19. yüzyılda resim sanatına ve dünyaya yeni bir perspektiften bakışın değil, aynı zamanda dönemin Avrupa’sının özellikle de Fransa’sının derinden bir panoramasını vermektedir. Bu yüzyıl önemlidir.
Antik Yunan’dan yaklaşık 2000 yıl sonra insanlık tarihi sanatta, bilimde, felsefede adeta yeni bir Rönesans yaşamaktadır. Alışılagelmiş düşünceler yeniden masaya yatırılmakta ve insana ait her görüş yeniden yapılandırılmaktadır. Fizikte görelilik yasasının temelleri atılıp en küçük parçacığın peşine düşülürken resimde de ‘an’ın peşine düşülür. 19. yüzyıl sonlarında Fransa’da genç ressamlar geleneksel resim anlayışına ve akademik üslûplara karşı çıktılar.
Ne var ki, özgün bir tutumla boyadıkları resimleri her yıl düzenlenen resmi Salon sergisine genellikle kabul edilmiyordu. Salon’a alınmayan sanatçılar örgütlendiler ve 1874 yılında Reddedilenler Salonu adını verdikleri mekânda 1886’ya değin toplam 8 kez düzenlenecek ortak sergilerin ilkini açtılar. Genç ve akademik resme, geleneksel resim anlayışına uymayan yapıtların resim severlerle buluştuğu ilk sergideki Monet imzalı ve bu kitabın ön kapağında görülen tablo “İzlenim; gündoğumu Le Havre” adını taşıyordu. Bu addan yola çıkılarak Monet ile aynı tutumu paylaşan ressamlara ‘İzlenimciler’, bu ressamların tarzına da ‘İzlenimcilik’ adı verildi.
Dönemin olanaklarını ve olanaksızlıklarını, sosyo–ekonomik yaşamını da irdeleyerek araştıran Önder Şenyapılı, bu akımı, ressamları ve dönemi, Türkçede yayımlanmış diğer ‘İzlenimcilik’ konulu kitaplardan oldukça farklı bir yaklaşımla anlatıyor. Sanat, sanatçı ve toplum ilişkisini pırıl pırıl ve kendine özgü usta diliyle ayrıntılı olarak gözler önüne seriyor.