Kamulaştırma nedeniyle bireylerin uğradığı kayıpların adil bir tazminatla karşılanması zorunludur. Bu gerçekten hareketle Anayasalarımızda kamulaştırmanın gerçek karşılık ödenerek yapılması anayasal güvenceye bağlanmıştır. Bu sayede bireylerin elinden çıkan taşınmazının karşılığı olan gerçek değere ulaşması ve zararının bir nebze de giderilmesi hedeflenmiştir. Bu hedefe yönelik olarak mahkemelerin gerçek karşılık ilkesinin kamulaştırma işleminin en önemli unsuru olduğunu gözden kaçırmadan denetim yapmaları zorunludur.
Gerçek karşılık ilkesinin anayasal temelleri bulunmakla birlikte bu ilkenin içtihatlarla gelişen ve geliştirilmeye muhtaç olduğu gözden uzak tutulmamalıdır.
Kitap gerçek karşılık ilkesinin uygulanmasına yönelik çeşitli sorunları tespit etme, bu sorunlara yönelik AİHM, AYM, Yargıtay ve Danıştay'ın bakışını yansıtma ve çözüm önerileri sunma gayesiyle hazırlanmıştır.