Mimarlar için Düşünürler" dizisinin Mimarlar için Heidegger adını taşıyan ikinci kitabıdır. Martin Heidegger mimarlığın kendisini başlı başına bir düşünme konusu edinmiş, bununla da kalmayıp doğrudan mimarlara seslenen bir metin kaleme almış nadir düşünürlerden biridir. 1951'de Darmstadt'ta hıncahınç dolu bir konferans salonunda sunduğu ve sonradan "İnşa Etmek İskân Etmek Düşünmek" başlığıyla yayımlanan bu metin, bugüne dek Alvar Aalto'dan Steven Holl ve Peter Zumthor'a pek çok ünlü mimarın başvuru kaynaklarından biri olmuştur. Çağdaş mimarlık pratiğinin kendi iç sorunlarıyla hiçbir şekilde ilgilenmeksizin, genelde kabul gören önceliklerini ve sözde bilimsellik iddiası taşıyan kavramlarını temelden kusurlu bulduğu modern mimarlık anlayışına topyekûn meydan okuyan metin, radikal bir tavırla inşa, iskân ve yer kavramlarını yeni baştan tanımlayarak mimarlara insan varoluşuna "uygun" ve "sahici" bir mimarlık modeli önerir: teknoloji ve uzmanlık yerine deneyimi, matematiksel veriler yerine de duygu ve sezgileri esas alan bir mimarlık. Kimileri bu çağrıyı coşkuyla karşılarken, kimileri de bunu filozofun Nazizm ile bağının fikri temellerinin ifşası olarak görüp tümden reddetmiştir.
Bu kitap, modern mimarlığa yöneltilmiş en köklü ve ciddi itirazlardan biri olarak bugün hâlâ çokça tartışılan bu metni, yazıldığı dönemin koşullarını, filozofun dünyası içindeki yerini ve aldığı tepkileri de dikkate alarak açımlamaya çalışıyor. Metinde geçen kavramların içerdiği anlam bütünlüğünü ortaya sermek üzere, Heidegger'in yine aynı dönemde yazmış olduğu iki metne daha bakıyor: "Şey" ve "…şiirsel biçimde, insan mesken tutar…" Ayrıca, Heideggerci mimarlık anlayışına günümüzde en yakın duran mimarlardan biri kabul edilen Peter Zumthor ve onun Vals'deki kaplıca binası üzerinde durarak, metnin mimarlık dünyasındaki tartışmaları ve uygulamaları nasıl etkilediğine ilişkin genel bir çerçeve sunuyor. "Mimarlar için Düşünürler" dizisinin geçtiğimiz aylarda yayımlanan ilk kitabı Mimarlar için Deleuze & Guattari adını taşıyor.