Özgürlüğün yapısı, hoşunuza gitsin ya da gitmesin, örgütlenmiş çeşitliliktir. George Gerbner Bu kitap, Pensilvanya Üniversitesi-Annenberg İletişim Okulu'nun (University of Pennsylvania-Annenberg School for Communication) efsanevi dekanı George Gerbner'in, Kültürel Göstergeler Projesi ekibi ile yazdığı amprik yazılarından ve iletişim bilimleri için 1950'li yıllarda yayımladığı fakat hâlâ geçerli temel kuramsal makalelerinden bir seçki olarak asistanı Michael Morgan tarafından derlendi ve öğrencisi Veysel Batmaz'ın açıklayıcı notlarıyla Türkçe'ye kazandırıldı. Medya artık tek başına televizyon mu? Televizyondan nasıl etkileniyoruz? Televizyon bireylerdeki şiddet eğilimini artırır mı? Televizyonun diğer iletişim araçlarından farkı ne? Televizyonda seyrettiğimiz dünya ile yaşadığımız gerçek dünya arasında fark ne? İşte bu sorulara George Gerbner, 1968'de başlayarak 40 yıl süren bir araştırma projesiyle başta ABD televizyonları olmak üzere tüm dünya televizyon içeriklerini sayısal olarak çözümleyerek ve televizyon izleyici kitlelerinin tutum, görüş ve kanaatlerini ölçerek yanıtlar arıyor. "Gerbner İletişim Modeli" üzerine kurulu, televizyon dünyası üzerine geliştirilmiş en sürekli ve tutarlı kuramsal ve amprik çalışma olan "Kültürel Göstergeler Projesi", Şiddet İndeksi, Kötü Dünya Sendromu, Mutlu Şiddet, Mainstreaming (anaakımlaştırma) ve Rezonans gibi iletişim kavramları yarattı.
George Gerbner kitle iletişiminin toplumsal ve kültürel sonuçları hakkındaki geleneksel söylemin içeriğini değiştirdi. Kitle iletişimini ikna ve propaganda araştırmalarından farklı bir şekilde değerlendiren yeni bir yaklaşımla iletişim bilimini bilimcilikten ve pozitivizmden kurtardı. Ayrıca sanatsal nitelik, üslup, yüksek kültür-aşağı kültür karşıtlığı, seçici algı ve yargı ve yorumlar hakkındaki geleneksel kaygılar ve biçimsel estetik kategorilerden vazgeçilmesini savundu. Elli yıl boyunca, yazdıklarının büyük kısmında, günün modası olan hâkim paradigmalarla çatıştı. Ona göre, "işleri yürütmenin normal yolu" olarak yaygın bir şekilde kabul gören her varsayım, yaklaşım ve tarz tanım gereği şüphe ile karşılanmalıydı. "Gerbner televizyonda şiddet sorununu farklı değerlendiriyordu. Televizyon, şiddet uygulayanlardan çok şiddete maruz kalanları, kurbanları gösteriyordu. Yani, televizyondaki şiddet, şiddet uygulayanları yetiştirmek (kültive etmek) ve toplumsal düzeni tehdit etmek yerine güçlülerin gücünü sergileyerek statükoyu koruma işlevini yerine getiriyordu. Televizyon, insanlarda korku, endişe ve güvensizliği kültive ederek (ekerek ve besleyerek), pekâlâ, insan haklarının ihlali ya da ortadan kaldırılmasına yönelik her tür endişe kalıntısından daha ağır basan bir güvenlik ihtiyacını ortaya çıkaran bir iklimi yaratıyor olabilirdi. (Michael Morgan)