Devrimci bir fikir olarak 1980'lerin sonlarında ortaya çıkan markaların varlık olarak bir değer taşıdığı fikri akademik dünyanın desteği ve ampirik çalışmaların etkisiyle CEO ve CFO'ların da ilgi odağı olmuştur. Bu akımın bugüne taşınması sonrası ise günümüz şirket değerlerinin üçte birini markalar oluşturmuştur. Maddi varlıklar değerlemede cazibesini yitirmektedir ve yeni dünya düzeninde işletmelerin en önemli varlıkları markalardır. Bu gelişmelere paralel markaların değerlemesine yönelik üç farklı yaklaşım ortaya çıkmıştır.
Bunlardan birincisi, finansal açıdan marka değerlemesi yöntemleri, ikincisi marka değerini tüketici açısından yorumlayan tüketici temelli ölçen davranışsal yöntemler ve bu iki yöntemi birlikte ele alan karma yöntemler. Finansal temelli marka değerleme yöntemleri parasal yaklaşım olarak da adlandırılmaktadır. Finansal açıdan marka, sahiplerine faydalı ekonomik ömrü boyunca tanımlanabilir ve sahiplenilebilir bir nakit akışı sağlayan maddi olmayan duran varlığı oluşturur.