Bu metin; modern devletin hikâyesini anlatmak için kaleme alınmıştır. Ancak bu hikâye, onun sadece "yalın" hikâyesinden ibaret değildir elbet. Hikâyenin yalın olma imkânı ve ihtimali yoktur; zira hikâye çok badireler atlatmış, hayatın çemberinden geçmiş modern devletin hikâyesidir.
Bu kitapta anlatılan hikâye bize sürekli anlatılandan biraz farklıdır. Ya da daha doğru söylemek gerekirse, modern devletin o bize anlatılan yalın hikâyesinin dışındaki hikâyesidir burada anlatılan. Diğer bir ifadeyle, hikâye, halının altına süpürülmüş tozlar gibi, bir yönüyle görünürde yapılmış bir temizliğin hikâyesini anlatmaya çalışır. Ayrıca halıyı biraz kaldırarak altındaki tozları görünür kılmanın da bir hikâyesidir bu. Hikâye sevimli değildir kuşkusuz. Bu yüzden her okuyanın hoşuna gitmez. Kimileri halının kaldırılmasından rahatsız olabilir, kimileri altındakilerden. Ama ne olursa olsun yazarın yazabildiği budur. Metin açık olmaya çalışır lakin bazen paradoksal ve karmaşık bir hal alabilir. Hikâye bitmemiş bir hikâyedir çünkü. Olmaya çalışır, henüz olum aşamasındadır. Kurguda kısmi boşluklar bazen bile-isteye, bazen de bilmeden kalmıştır. Zamanın tozu bir miktar giderir mi bunları, bilinmez. Bu sebepten, kitap bir çalışma taslağıdır aslında. Denemeye değerdi; bu yüzden denedim.
Kitap ortaya çıkarken iki dost beni hiç yalnız bırakmadı: E. Sami Aksoy ve Neva Ö. Öztürk. Onlar olmasalardı bitiremezdim bu eksik hikayeyi. Ayrıca 2012-2013 öğretim yılında 2-B ve 2-C öğrencileri benim her türlü halimi her hafta çekmek zorunda kaldılar. Sınıf, son haftalara kadar hiç boş kalmadı. Ankara Hukuk'tan Can, Efe, Cem, Mert ve TOBB Hukuk'tan Umut; bana kalan sıkı dostlar oldu bu sürecin sonunda. Öğrenciler ve böylesi dostlar olmadan ne hayatın ne de akademinin bir tadı var zaten. (Tanıtım’dan)