Muhalif hareket kadar dahi küresel bir süreç olmayan küreselleşme, bir kader değildir. Olan bitenin engellenmesi ve etkilenmesi mümkün olmayan bir ‘kader’e bağlanması bazılarını sorumluluktan kurtarsa da, küreselleşme perspektifleri kolonileştiren, belli menfaatlere meşruiyet kazandıran, irade oluşturma, karar alma ve icra süreçlerinden millî devletleri ve insanları dışlayan, insanların kendilerini ilgilendiren konularda söz hakkını gasp eden bilinçli bir projedir. Yazar, yaşanan değişim, dönüşüm ve gelişmelere bilimsel ve millî koordinatlardan bakıyor.
Yaşadığımız dönemin 1914 öncesi ile önemli benzerlikler gösterdiğine işaret ediyor. Ve “İkinci sanayi devrimi yaşanmaktadır ve güç paylaşımını bu belirleyecektir. Birlikte yaşamak için her zamankinden çok daha güçlü sebepleri olan bu toplum, aidiyet ve millî kimliğin idraki, meşruiyetin temini ve ikinci sanayi devrimine hazırlanmak için güçlü bir devlete muhtaçtır.” Hükmünü veriyor… Koordinatları okumak, yeni perspektiflere açılmak isteyenler içindir.