Osmanlı İmparatorluğu'nun çözülmesinden sonra Cumhuriyet Türkiye'sinin yüklenmiş olduğu sorun stokunun günümüze dek geçirdiği değişim, ancak tarih, antropoloji, sosyoloji, ekonomi gibi dalların birlikte inceleyebileceği bir bileşik alandır. Muasır medeniyet seviyesine ulaşma yolundaki sorunlarımız ve bu bağlamdaki yanlışlarımız çok sayıda araştırmacının ilgisini çekmiş ve kalkınma yolundaki performansımız sorgulanmıştır. Bu bileşik alanın sorunlarına bütünleşik (entegre) biçimde değil de ayrı sorunlar hâlinde bakıldığında farklı bir resim görülmektedir. Çünkü sorunlar denizindeki her “yanlış”tan bir diğerine güçlü ya da zayıf bir nedensellik bağı bulunabilir.
Böylece sorunlar yumağının çok sayıdaki uçlarından herhangi birini tutan biri kolaylıkla yakaladığı bir yanlışı "melanetin kaynağı" olarak alıp tüm eğriliklerin oradan ürediğini iddia edebilir ve bu iddiası kolay yanlışlanamaz da. Halbuki yumak, iplikçiklerden çok farklı bir şeydir. Örneğin akli bilimler yerine nakli bilimlere ağırlık verilmesi, kaynakların çoğunda "doğurgan bir yanlış" olarak gösterilmektedir. Gerçekten de bilimi rehber olarak almamak temel bir yanlış sayılmalıdır. Bu iki yaklaşım arasındaki önemli fark suradan kaynaklanıyor: Bu çalışmalar içindeki nedenlerin her biri, düz (horizontal) bir mantık uyarınca değil, döngüsel (circular) bir mantık uyarınca bir "sistem" oluşturuyor ve bu "sistem"e geri kalmışlık deniliyor.