Uygulamadaki önemi yadsınamayacak hukuki meselelerden biri de mülkiyet hakkının aslen kazanım türünden biri olan mülkiyetin kazandırıcı zamanaşımı yoluyla kazanılmasıdır. Kazanma kapsamına hem taşınır eşya hem taşınmaz eşyalar dâhil olmakla birlikte, kazandırıcı zamanaşımı olağan ve olağanüstü olmak üzere iki ana başlık altında incelenmektedir. Olağan kazandırıcı zamanaşımını olağanüstü kazandırıcı zamanaşımından ayıran temel unsur, eşya üzerinde mülkiyeti kazanmak isteyen zilyedin, zilyetlik süresi boyunca iyiniyetli olması gerekliliğidir. Oysa olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı bakımından böyle bir koşul aramak mümkün değildir.
Zira olağanüstü kazandırıcı zamanaşımında zilyet bu eşyanın kendisine ait olmadığını bilir; ama eşyanın kime ait olduğunu öğrenebilme olanağından mahrumdur. İki kazandırıcı zamanaşımı arasındaki farklılıklardan birisi de; taşınmazlarda zilyedin mülkiyeti kazanmak için on yıl değil yirmi yıl beklemesi gerekliliğidir. Oysaki taşınırlar söz konusu olduğunda, olağan kazandırıcı zamanaşımında da olağanüstü kazandırıcı zamanaşımında da işlemesi gereken zilyetlik süresi sadece beş yıldır.
Bu temel farklılıklar doğrultusunda çalışmamızda Türk Medeni Kanunu’nun kazandırıcı zamanaşımına ilişkin hükümlerini, Türk Hukuk öğretisinin ve yargı kararlarının ışığı altında değerlendirmiş bulunmaktayız. Kazandırıcı zamanaşımı hükümlerinin uygulama alanını belirlemek, uygulanması hâlinde ortaya çıkabilecek sorunlara çözüm önerileri getirmek, eksik kalan ve yerinde olan yönlerini ayrıntılı şekilde inceleyerek bazı noktaları öğretinin tartışmasına sunmak çalışmamızın amacını teşkil etmektedir.