Ey büyük Montesquieu!
Senin gökyüzündeki ruhunu kutsamaktan ötürü şeref kazanırsam, ne mutlu bana!
Ya siz, ey aklın, gerçeğin sessiz ve kimseyle konuşup görüşmeyen bekçileri! Size de sevinç ve mutluluk verebilirsem, ne mutlu olurdum! İnsanlık savunucularının sesini duyurmakta etken olan istek ve heyecanı, duyarlı ruhlara üfleyebilsem dünyalar benim olurdu!..
İnsanlığın kutsal haklarını savunan ve yenilmez gerçeğin tarafını tutarak, sesimi yükseltmekle, zulmün ve bazen de aynı derecede tiksinç bilgisizliğin pençesinde çırpınan kara yazgılı kurbanlardan birkaçını çekip kurtarabilirsem, bunlardan sadece bir tek günahsızın duaları ve döktüğü sevinç gözyaşları beni, bütün diğer insanların haksız suçlamalarına ve acı hakaretlerine karşı beni yatıştırır ve avuturdu. (Beccaria)