Çalışma da, yurttaş ile devlet arasındaki ilişkiyi kurmakta ve sürdürmekte önemli bir yeri olduğu düşünülen ve kamusal iletişim, kamusal halkla ilişkiler, iletişim hakları dendiğinde ilk akla gelen haklardan biri olan bilgi edinme hakkı, somut uygulamalardan hareketle Türkiye ve Avrupa Birliği örnekleriyle incelenmiş.
"Bilgi nedir?", "bildiğimizi nasıl biliriz?" ile başlayıp sonsuza kadar çeşitlendirilebilecek sorular, günümüze kadar sorulmuş, tartışılmış, farklı yanıtlar bulmuştur kendilerine. Kitapta, bilgi felsefesinin alanına girebilecek bu sorularla doğrudan uğraşmamakla birlikte bilgi edinme hakkının tarihine uzanılmış, bilme hakkının birinci kuşak haklar arasındaki köklerine bakılmış. Bu kökler üzerinde yükselen, günümüze kadar uzanan somut uygulama örnekleri, kitabın ana inceleme konusunu oluştururken, elde edilen bilgilerle, bilgi edinme hakkının geleceğine ilişkin normatif önerilerde de bulunulmuş.
(Tanıtım Bülteninden)