"Meksika insanlarını gönderdiğinde, en iyilerini göndermiyor. Bir sürü sorunu olan insanları gönderiyorlar ve bu sorunları bize getiriyorlar. Uyuşturucu getiriyorlar. Suç getiriyorlar. Onlar tecavüzcü. Ve sanırım bazıları da iyi insanlar" (Time Magazine 2015) Amerika Birleşik Devletleri eski Başkanı Donald Trump'ın bu sözü 21. yüzyılda kitlesel göç akınlarına maruz kalan devletlerin göçmenlere karşı geliştirdiği psikolojik ve politik tepkilerin bir sembolü haline geldi. Türkiye'de de -kitlesel göçlere yakın tarihte maruz kalmış bir ülke olarak- politik tartışmalarda ve günlük hayatın her noktasında göçmenlere dair yorumlar ve analizler giderek yaygınlaşıyor. Göçmenleri, geldiği ülkenin sadece sosyal normlarına değil hukuki normlarına da tehdit olarak görmek ise oldukça kolay varılan bir nokta. Hukuki normların ihlalinden anlaşılan ise çoğunlukla ceza hukuku anlamında "suç".
Kitap Türkiye akademisine yavaş yavaş giren göçmenler ve suç ilişkisi tartışmalarını bilimsel bir zemine oturtmayı amaçlıyor. Bu kapsamda Avrupa'da göçmenlerin suç işlemesine dair 2000-2019 yılları arasında yapılmış İngilizce ampirik araştırmaları dayandıkları teoriler, yöntemleri, suça yaklaşımları, coğrafi dağılımları ve ulaştıkları bulgular gibi değişkenlere göre analiz ediyor. Göçü yönetirken ve göçmenlerin ev sahibi toplum ile uyumu için çabalarken tercih edilen yaklaşım ve uygulamaların suça nasıl bir etkisinin olabileceği ise bu alanda incelenmesi gereken en dikkate değer konulardan.