Temel hakların yalnızca devleti ilgilendirdiği, yalnızca kamu hukukunda etkisi olduğu görüşünün geçerliliğini yitirdiği günümüzde, Kıta Avrupası ülkelerinden denizaşırı ülkelere kadar hukuk sistemleri ne kadar farklı olursa olsun ve temel hakları dikkate alma nedenleri veya temel hakların özel hukuka etkisine dair teorik açıklamaları ne olursa olsun, mülkiyet hakkından kişilik hakkına, sözleşmeler hukukundan aile hukukuna ilişkin çok farklı özel hukuk ihtilaflarında temel hakların özel hukuka ne denli etki edebildiği çok çeşitli emsal kararlar ile açıkça görülmektedir.
Türkiye'de de temel hakların -özel hukuka etkisinin ister devletin pozitif yükümlülüğü nedeniyle, ister yatay etki teorisi sayesinde, istersek de yalnızca Anayasa'mızın bağlayıcılığı hakkındaki hükmü ile kapsamındaki temel hak ve ödevlerin herkesi muhatap aldığına dair açık düzenlemesi nedeniyle olsun- özel hukuk üzerindeki etkisinin kaçınılmaz olduğu ortaya koyulmuş, AY m. 90 uyarınca da özel hukuka etki edecek temel hakların İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi düzenlemelerini ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararlarını da kapsadığı izah edilmiştir. Kişilik hakkı kavramı da, Türkiye'de tanımlama veya sınırlayıcı şekilde içeriğindeki değerleri sayma ihtiyacı olmaksızın hukukumuzda yer alarak, temel hakların özel hukuka etkisine dair özel hukuktaki bir kapı vazifesi taşımaktadır.
Anayasa'mızın temel hak ve ödevlerin muhataplarına dair hükmü ve bağlayıcılığı hakkındaki açık düzenlemesi ile kişilik hakkı değerleri kapsamında kişinin vücut bütünlüğünün, itibarının, özel hayatının ve hatta kişinin özgürlüklerinin yer almasının birlikte değerlendirilmesi, kanaatimizce, kişilerin temel haklarının ihlal edildiğini özel hukuk yargıcı önünde de ileri sürebilmesi sonucunu doğurmaktadır. Böylece Türkiye'deki özel hukuk yargıcının, kişilik hakkı kapsamına giren değerleri İHAM'ın günümüz gelişmelerine ayak uyduran dinamik yorumları çerçevesinde ele alması ve kişilik hakkına saldırının tespiti veya menfaatler arasındaki dengenin kurulması için benimsenen ölçütlerde İHAM kararlarını dikkate alması ile kişilik hakkı ihlaline dair kararlar toplumdaki önemli uyuşmazlıkların çözümünde etkili bir yol olarak karşımıza çıkabilecektir.