5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 29. maddesinde hüküm altına alınan haksız tahrik, niteliği itibarıyla elverişli olan tüm suçlar bakımından uygulanabilme imkânına sahip olan ve önceden suç işleme kararı olmayan failin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elem etkisinin altında suç işlemesine sebep olan, insan psikolojisinde yaratılan heyecana hukuki bir önem atfeden ve bu yönüyle kusurluluğa etki eden, irade özgürlüğünü zayıflatan, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak tanımlanabilir.
Haksız tahrik kurumunun mahkemeler tarafından yaygın bir şekilde tatbik edilmesi, doktrinde ve Yargıtay içtihatlarında kurumun tatbiki ve neticelerine ilişkin ciddi tartışmaların bulunması, kamuoyuna mal olan veya olmayan neredeyse tüm olaylarda indirim sebebi olarak kabul edilip edilmeyeceğinin gündeme gelmesi, kurumun getiriliş amacına uygun olarak ihtiyaçlara cevap verip vermediğinin tespit edilmesi konunun seçilmesinde etken olmuştur.
Bu kapsamda yedi ana bölümden oluşan çalışmada, doktrindeki eser ve görüşlerden sıklıkla faydalanılmış, konu Yargıtay'ın güncel kararları perspektifinde detaylandırılmış.
Çalışma da kurumun mukayeseli hukuktaki düzenlemelerle ortaya çıkışına ve düzenleniş şekline fikir oluşturması amacıyla yer verilmiş, kurum daha çok ülkemizdeki yasal düzenlemeler ve hâlihazırdaki tatbikat bakımından irdelenmiş. Bu kapsamda yasal düzenlemeler, doktrindeki görüşler ve güncel Yargıtay kararları çerçevesinde örnekleme ve karşılaştırma yöntemlerine başvurularak uygulamanın nasıl şekillendiği yönünde bir sonuca varılmaya çalışılmış.
(Tanıtım Bülteninden)