Teknolojik yenilikler, özellikle cep telefonu ve bağlantılı olarak kamera ile her anı kaydetme ve internet ortamında paylaşma sonucunda, gündelik hayatın gerçekleri buluntu filmlere (found footage) , taklit belgesellere (mockumentary) ve viral reklamlara yansımaktadır. Aldous Huxley 1935 yılında; teknik ilerlemelerin ilkelliğe yol açtığını, tekniğin yardımıyla yeniden üretilebilirlik ve rotatif, yazıların ve resimlerin sınırsız sayıda çoğaltılabilmesini olanaklı kıldığını söylerken günümüz teknolojisinin The Blair Witch Project, Paranormal Activity, Cloverfield gibi buluntu filmlere ya da viral reklamlara yansıması konusunda acaba ne derdi?
Reklam anlayışında pek de yeri olmayan çıplak gerçeklerin viral reklamlarda yer alması ile buluntu film (found footage) ya da taklit belgesel (mockumentary) olarak çekilen filmlerin gerçeğe öykünerek diğer sinema yapıtlarından farklı olma amacı gütmeleri birbiriyle örtüşmektedir.
Buluntu filmlerin en bilineni olan The Blair Witch Project’in üç kahramanı arasında geçen konuşma her şeyi özetlemektedir;
Josh: Kamerayı neden bu kadar çok sevdiğini anladım.
Heather: Anladın mı?
Josh: Gerçeklik bu değil.
Mike: Ama bu sanki filtre edilmiş bir gerçeklik dostum, sanki herşey olduğundan farklıymış gibi davranabildiğin gerçeklik.
(Tanıtım Bülteninden)