İnsan hayatının önemli bir kısmını oluşturan ahlâk ve onun temelleri hakkındaki felsefi düşünüş insanlık tarihi kadar eskidir. Felsefedeki ahlâk teorileri insan ilişkilerinin düzenlenmesinde etkili olan ahlâkı değişik açılardan değerlendirmektedir. İnsanların birbirlerinin davranışlarına yönelik olarak oluşturduğu ahlâk yargıları ahlâk ilkelerinin uygulanması ve yaygınlaşmasındaki en etkili araç olmaktadır. Ahlâk yargılarının sahip olduğu duygusal etkiyi çözümlemeye çalışan bir eğilim olan duygucu etik teorisi üzerine odaklanan bu kitapta duygu–ahlâk ve dil ilişkisi ele alınmaktadır. Duygusal bir varlık olan insanın ahlâki yaşantısına da yansıyan bu özelliğini felsefi bir gözle değerlendirmeye çalışan bu yaklaşımı derinlemesine incelemeye yönelik olarak kaleme alınan bu kitap ile ülkemizdeki felsefe çalışmalarına bir katkı sağlamak amacı güdülmektedir.