Almanya değişen dünya koşullarında bir yandan uluslararası siyaseti etkileyen bir güç olarak varlık gösterirken, diğer yandan aynı siyasetin objesi durumuna düşerek var olma mücadelesi vermiş bir devlet. Bu yüzden Almanlar içe dönük bir görüntü verseler de, gerçekte dış dünya ile ilişkilerini her zaman öncelikleri arasında görmüşlerdir. Avrupa'da en fazla dış sınıra sahip olan Almanya bilim, düşünce ve edebiyat alanında dünya çapında üretimle kendinden bahsettirirken, parçalanmış siyasî kimliğiyle de kendini her zaman bir Orta Avrupa Sorunu ile yüzleşmek zorunda kalmıştır.
Bölgede tarihsel ve güncel temelli sorunlarla bağlantılı olarak Avrupa Birliği kendine özgü yapısıyla Almanya için hem meşruiyet sağlayıcı hem de denetleyici bir güç etkisi gösterir. Kitapta bu hususa da yer verilmektedir.
Almanya'nın değişen dünya dengelerinde Türklerle ilişkileri de kendi tarihsel gerçeklikleri açısından incelenmektedir. Uluslararası konjonktüre bağlı olarak kendini gösteren rekabet ve ittifak ilişkilerinin iz bırakan sonuçları olmuştur. Kitapta bunlar üzerinde de durulmaktadır.