Ceza muhakemesinde ikrar, tarihin her döneminde varlık göstermiş ve ikrara tarihin her döneminde farklı anlamlar yüklenmiştir. İkrar, değeri ve ispat kuvveti her somut olayda hâkim tarafından belirlenmesi gereken bir "delil"dir.
İkrar delili, geçmişten günümüze tartışılmış ve halen de gerek teoride gerekse öğretide tartışılmaya devam etmektedir. Özellikle, suçun tek delilinin failin ikrarı olduğu durumlarda, tek başına ikrara dayanılarak mahkûmiyet hükmü verilip verilemeyeceği konusunda yoğun tartışma bulunmaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde ikrarın psikolojik boyutu ayrıntılı olarak ele alınarak ikrarı ortaya çıkaran psikolojik süreç ile ikrarın (veya gerçeğe aykırı ikrarın) sebepleri üzerine ayrıntılı açıklamalarda bulunulmuş.
Çalışmada hem Türk Hukuku hem de karşılaştırmalı hukuk bağlamında ikrar konusu ele alınmış, ikrara ilişkin bütün tartışmalı hususlar her biri ayrı başlıklar altında irdelenmiş. Bu kapsamda, her bir başlık bakımından, temelde öğretide yer verilen çalışmalar/ düşünceler esas alınmakla birlikte, ikrar konusundaki AİHM, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararlarına da geniş ölçüde yer verilerek (ve karşılaştırmalı hukuk uygulamasından da örnekler vererek) çalışma içerik itibariyle zenginleştirilmiş.
(Önsözden)