Fikri içtimanın aksine, görünüşte içtimanın -kanunda düzenlenmemiş olması sebebiyle- sınırlarının çizilebilmesi için dogmatik bir yapıya kavuşturulmasına ihtiyaç vardır. Burada salt mantık kuralları, örneğin evleviyet ilkesi, tümden gelim veya tüme varım prensipleri, ancak kısıtlı şekilde fayda sağlamaktadır. Zira konu ele alınırken göz önünde bulundurulan hukuki değere yönelen saldırının yoğunluğu, suç yolunda farklı safhalara geçilmesi, fiil çokluğuna rağmen bir suçun tüketildiğinin kabulü, tüm unsurları ile gerçekleşmiş bir suçun geriye çekilmesi sebebiyle hükümde yer almaması gerek ceza hukuku gerekse de ceza muhakemesi hukuku açısından farklı sonuçlar doğurmaktadır.
Çalışmamızda bu sorulara cevap ararken, öncelikle kısaca fiil tekliği (m.44/1) kavramı ele alınacaktır. Zira kural olarak suçların içtimaından bahsedebilmek için fiil tekliğinin mevcudiyeti aranır. Daha sonra görünüşte içtimanın fikri içtima ile farkına da değinmek suretiyle önce ilkenin temelinde yatan mantık açıklanacak ve bu kapsamda unsurları sınıflandırılacaktır.
İkinci bölümde, tasnif edilen unsurlar ayrı ayrı ele alınarak görünüşte içtimanın teorik temelleri bazı suç tipleri özelinde de ortaya konulmaya çalışılacaktır.
Üçüncü bölümde ise görünüşte içtimanın hukuki sonuçları incelenecektir.