CHD’nin yeni bir sayısıyla daha sizlerle beraber olmanın büyük mutluluğunu yaşıyoruz. Bu sayımızda da, yine birbirinden değerli bilimsel çalışmaları sizlerin huzuruna getiriyoruz. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, ülkemizde hukuk alanında yayın yapan hemen hemen bütün süreli yayınların en büyük sıkıntısı sürekliliği sağlayacak makale akışını belli bir düzeyde sağlayamamaktır. CHD ise bu sayısında sekiz hakemli ve iki hakemsiz makale, bir tercüme ve iki araştırma – inceleme çalışmasıyla toplamda 14 bilimsel çalışma ve 370 sayfalık bir rakama ulaşmıştır. Bu rakamlar, CHD’nin sadece ceza hukukuna özgülenmiş bir ihtisas dergisi olduğu gerçeğiyle birlikte değerlendirdiğinde çok daha anlamlı bir hale gelmektedir. Şüphesiz ki bu tabloda en önemli pay siz değerli okurlarımız ve yazarlarımıza aittir. Göstermiş olduğunuz bu teveccühten dolayı bir kez daha CHD ailesi olarak teşekkürlerimizi borç biliyoruz.
Aralık 2011 sayımızla birlikte başladığımız ve Erlangen Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hans KUDLICH’in koordinatörlüğünde yürüttüğümüz “Akademik Bakış” adlı projemiz geçen sürede çok olumlu tepkiler aldı ve bu sayımızda da yine önemli bir konuda, Alman hukuku bakımından konunun uzmanlarına sorduğumuz sorularla, ülkemiz açısından bir karşılaştırmalı hukuk bakışı yakalamaya çalıştık. Ancak bu sayımızın bizim açımızdan asıl önemi ise yeni başladığımız bir başka projedir: “Kriminolojik Olgu İncelemeleri”.
Ülkemizde ceza hukuku ile kriminoloji arasındaki ilişkinin ne yazık ki kopuk olduğu, kriminolojinin neredeyse adli tıp uzmanlarının ceza hukukundan yoksun veya yeterince beslenmemiş bakış açılarına teslim edildiği gerçeği karşısında, CHD olarak bundan sonra her sayımız için temel bir ceza hukuku problemini gerçekleştireceğimiz kriminolojik araştırmalar ve değerlendirmelerle ele alıp, sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmayı planlıyoruz. Zira karşılaştırmalı hukuk tarihi bilgimiz şunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır ki, ceza kanunları sadece bir parlamento faaliyeti olmanın ötesinde toplumsal bir gerçeklik zeminine ihtiyacı olan ve meşruiyetini bu zeminden alan güvence niteliğindedirler. Bu anlamda ceza kanunları yapılırken veya değiştirilirken, ortaya konulmak istenen hükmün toplumsal düzende bir karşılığının olup olmadığı muhakkak göz önünde bulundurulmalıdır. Belki de bu ilişkiyi büyük Alman ceza hukukçusu Prof. Dr. Hans H. Jescheck’in her fırsatta tekrarladığı şu özlü sözle özetlemek mümkündür: “Kriminolojisiz ceza hukuku kördür, bunun karşısında ceza hukukundan yoksun kriminoloji ise ufuksuzdur.”
Çok önemsediğimiz bu proje kapsamında, sizlerin de görüş ve önerilerinize açık olduğumuzu ifade etmek isteriz. Her sayısında okuyucularıyla buluşturduğu yenilikle Türk Ceza Hukuku gündeminde nitelikli tartışmalara imza atmak amacını ve iddiasını ortaya koyan, kendi var ettiği çizgisini bilimsel ve tarafsız bir bakış açısıyla koruyan CHD, aynı duygu ve düşüncelerle Aralık sayısında da sizlerin değerli çalışmalarını beklemektedir. (Önsöz’den)