Türkiye'de belediyelerde ölçek belirleme süreci genel olarak ekonomik güdülerle başlatılmış; özel olarak sermayenin büyüme gereksinimine yanıt verecek biçimde yaşama geçirilmiş; daha çok etkinlik ve verimlilik ilkesinden yola çıkan bir anlayış doğrultusunda sürdürülmüş; demokrasi, yerel özerklik ve halk katılımı gibi konular ise görmezden gelinmiştir.
Toplumsal ve ekonomik olarak kırsal nitelik gösteren yerleşim yerlerinin birdenbire kentsel alan olarak kabul edilmeye başlanması yukarıdaki tercihin doğal bir yansıması olarak değerlendirilmelidir. Katma - birleştirme sürecinde ortaya çıkan sorunların ardında, siyasal - yönetsel kararların toplumsal gerçekliğe uymaması bulunmaktadır.