Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kendi başarısının mağduru olduğu ve giderek artan iş yükü karşısında 700 milyonu bulan üye devlet nüfusuna cevap verecek kapasiteye sahip olmadğı sıklıkla dile getiriliyor. Bu sarmaldan çıkmanın yolu, AİHM kararlarının hem bireysel hem de genel önlemler bakımından hızlı ve etkin bir şekilde ulusal hukuklarda hayata geçirilmesi. Nitekim 20 yıla yayılan Sözleşme sistemini reforme etme çabalarının belki de en önemli parçasını AİHM kararlarının uygulanmasının etkinleştirilmesi oluşturuyor. Bugüne kadar hakkında en çok karar verilmiş üye devlet olan ve halen kararların infaz aşamasında yüzlerce dosya bekleyen Türkiye açısından da konunun önemi açık.
Bu eser, AİHM kararlarının anlam ve içeriğini Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin tarihsel gelişimini dikkate alarak tartışıyor ve kararların iç hukukta uygulanmasını sağlayacak araçların nasıl etkin kullanılabileceğini değerlendiriyor.