Osmanlı Ortadoğu'yu ve Kudüs'ü kaybederken kendi içimizde bizimle beraber yaşayanlar bizi mağlubiyete taşıyan sonucu tayin etmişlerdi. Nili Yahudi yerel istihbarat örgütü, İngiliz ordusuna Osmanlı ordusunun geri planı hakkında bilgi aktarıyordu. Kudüs bu yüzden kaybedilmişti.
Bu tarihsel arka planın tanığı Mustafa Kemal Atatürk, siyonist İsrail devleti'nin kuruluş sürecinde, 1937 yılında şunları söylemek durumunda kalmıştı:
"Şimdi kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için, İslamiyet'in mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hıristiyanların nüfuzunun altına girmesine mâni olacağız. Buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz. Peygamber'in son arzusunu, mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız."
Haziran 1937, TBMM başbakanlık cumhuriyet arşivleri
Atatürk tarafından basılma emri verilen ve yine Atatürk'ün kurduğu devletin kurumları tarafından toplatılarak yasaklanan elinizde tuttuğunuz bu kitap hikâye tadında bir istihbarat kitabı olmasının yanında stratejik ve gizli bilgiler içermektedir.
Atatürk'ün yasaklanan kitabı Siyonizm'in gelişim sürecine ve devletleşmesine farklı bir bakış açısı getiren, günümüz olaylarıyla bağlantısını kuran, Mescid-i Aksa tartışmalarının güncel olduğu bir dönemde her bakımdan tartışma yaratacaktır.
Eğer bu kitapta yer alan bilgiler ve yaşanmışlıklar Türk ordusuna iyice öğretilmiş olsaydı, Ergenekon, Balyoz, Sarıkız gibi isimlerle adlandırılan yurtdışı kaynaklı istihbarat ve devlet müdahaleleri gerçekleşmezdi. Daha ötesi 15 Temmuz darbe girişimi hiç yaşanmazdı.
(Tanıtım Bülteninden)