Bu kitap birkaç bakımdan çığır açıcıdır. Bu nedenle, metnin alana arkeolojik kulağın aşina olmadığı kavramları sokması şaşırtıcı değildir. Bu konudaki güçlük cesaretimizi kırmamalıdır. O ayrıca yeni bir arkeoloji kuşağı –disiplinin felsefî olarak biçimlendirildiği ve eleştirel farkındalık içeren yeni bir çağ– içinde ortaya çıkan oldukça önemli bir kitaptır.
Bu kitabı okumanın büyük bir çaba gerektirmesinin bir nedeni arkeologlardan yeni gelişmeleri hemen yakalamalarının beklenmesidir. Kitapta uzunca zamandır sınırlı bir teorik alanla yetinen, yapısalcılıkla ve Marksizm'in bazı yönleriyle sadece yakın zamanlarda ilgilenmeye başlayan arkeologdan yapısalcılıktan post-yapısalcılığa sıçraması ve eleştirel teoriyi, hermeneutiği, fenomenolojiyi, realist ve post-pozitivist felsefeyi göz önünde bulundurması istenmektedir.
Arkeoloji öğretiminin ve literatürünün, kitapta tartışılan fikirlerin içerimlerinin farklı arkeolojik verilerle ilişki içinde eleştirilmesi ve değerlendirilmesinden önce özümsenmesi gereken çok şey vardır. Bunlara rağmen kitabın başardığı şey cesur bir biçimde önümüze bir hedef koymasıdır. Shanks ve Tilley çağdaş sosyal teoriler çeşitliliğini arkeolojik verilerle bütünleştirmeyi önermektedir. Onların yaptığı şeyi anlamaya çalışırken tartışma düzeyimiz artmıştır.