Çalışmada, modern uluslararası ilişkilerin kuruluşundan itibaren din unsurunun görmezden gelinmesi sorunsallaştırılmakta, bu kayıtsızlığın Batı dışı toplumların dış politikalarını analitik bir yöntemle anlamayı zorlaştırdığı iddia edilmektedir. Çalışma, sonuç itibariyle, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin teolojik unsurları kucaklayan bir dış politika söylemi geliştirdiğini, ancak bu durumun, Türkiye'nin iç ve dış politikasının özgün bir yanı olmadığını, tersine insanoğlunun varoluşundan ve tarihsel yolcuğundan kaynaklanan bütüncül ve yapısal bir resmin sadece Türkiye üzerindeki bir yansıması olduğunu iddia etmektedir.
Çalışmanın ilk bölümü kuramsal ve metodolojik çerçevenin çizilmesine ayrılmıştır. İkinci bölümde modem uluslararası ilişkilerde dinin sahneden çekildiğine ilişkin tartışmalara ve 21. yüzyılda sahneye geri dönme ihtimali üzerine yapılan yorumlara değinilmiştir. Üçüncü bölüm, siyasi ilahiyat paradigmasının tanıtılmasına ayrılmıştır. Dördüncü bölümde Adalet ve Kalkınma Partisi'nin dış politika söyleminde seçilen kavramların teolojik kökenleri üzerine örnekler verilmiş; sonuç bölümünde bu örneklerin işaret ettikleri üzerine tüm çalışmayı kapsayıcı bir tartışma yürütülmüştür.