Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin uygulamada önemli bir yer edindiği ve çok sayıda hukuki uyuşmazlığa konu olduğu görülmektedir. Ancak söz konusu uyuşmazlıkların çözümünde kanun koyucunun amacı ve sözleşmenin mahiyetiyle bağdaşmayan yargı uygulamalarının geliştirildiği de gözlemlenmektedir. Bu yöndeki uygulamaların temel sebebi, mevzuatta sözleşmesinin tâbi olduğu şekil ve sözleşmeden doğan hakkın tapu siciline şerh edilmesi dışındaki hususlara yer verilmemesidir. Bununla birlikte uygulamanın bu şekilde gelişmesinde, taşınmaz satış vaadi sözleşmesini teorik boyutuyla inceleyen akademik çalışmaların sayısının az olması da etkilidir. Doktrin ve özellikle uygulamaya katkı sağlayacak bu çalışmaların sayısının artması önem arz etmektedir.
Bu amaçla çalışmamızda taşınmaz satış vaadi sözleşmesi, eşya ve borçlar hukukunun temel ilke ve esaslarına bağlı kalınarak teorik boyutu ve özellik gösteren yönleriyle bir bütün olarak incelenmiştir.