İkinci Dünya Savaşı'nda insanlığı karşı işlenen soykırımlar savaşın uğultulu karmaşası içinde gözlerden saklanmış, hafızalardan silinmiş gibidir.
Oysa ki asırlardan beri o topraklarda yaşayan günahsız ve silahsız insanlar, sistemli bir şekilde süngüye ve mermiye kurban edilmişlerdir. Bu cinayetler silsilesi arasında Bosna'da ve Mekodonya'da yaşayan korkunç olayların üstü tozlanmıştır. Hırvat Ustaşaların, Sırp Çetniklerin ve komünist partizanların hedeflerinde daima İslamın Avrupa'daki son karakolu yer almıştır. Soykırım uygulayıcıları tam bir "etnik temizlik" sonunda Sırp olmayan toplumların ortadan kaldırılması ve "homojen" bir Yugoslavya'nın yaratılması amacına yönelmişlerdi.
Denilebilir ki 20. yüzyılın sonunda Bosna'da girişlerin soykırım, ilhamını o dönemdeki faciaların tarihi köklerini, sebeplerini ve cereyan tarzını, belgelere ve hatıralara dayanarak açıklıyor.
Sağduyu, bu kanlı fırtınanın unutulmamasını, ibret nişanesi olarak gelecek nesillere aktarılmasını emrediyor. "Yugoslavya'da Müslümün Türk'e Büyük Darbe" böyle bir görevin yerine getirilmesi amacıyla kaleme alınmıştır.