Kitap Benjamin Kilborne’un antropoloji, felsefe, edebiyat, dinler tarihi, sosyoloji, mitoloji gibi birçok alandaki bilgi birikimini psikanalitik bakış açısı ile birleştirerek başta utanç, günah, nazar, kem göz olmak üzere iyilik, kötülük gibi kavramların gelişimini ve toplumsal anlamlarını psikanalizin merceğinden yorumladığı iki bölüm ve Türkay Demir’in Kilborne’un anlattıklarından yola çıkarak ergenlerde utanç dinamiklerini incelediği bir bölümden oluşuyor.
Kilborne tanınma özlemi ile görülme korkusu arasında sıkışıp kaldığını hisseden insanın acısından söz eder. Bu sıkışıp kalma hâli herhâlde en çok ergenlik durumunu tanımlamaktadır. Ergen, bir yandan neredeyse tüm dünyanın gözü onun üzerindeymiş gibi hisseder ve bunu arzularken bir yandan da görülmekten, kıyaslanmaktan alabildiğine korkar… Ergenlerde kuvvetli utanç duygusunun var olması genellikle terapiyi baltalar. Ancak terapi odası utanç dinamiğinin temel açmazı olan “aynı zamanda hem görünme hem de güvende olma” isteğinin gerçekleşebileceği bir yerdir. Terapinin sağladığı bu imkânı verimli bir biçimde kullanmayı seçen ergenler de az değildir..