Osmanlı'dan bu yana sanayileşmeye, kalkınmaya çabalıyoruz. Niyetimiz iyi de… Netice kötü...
Biz yola geç çıktığımız için, bizden önce yola çıkanlara yetişmekte zorlanıyoruz. Üretmek yerine ithal etmenin kolaylığı var. İçeride ithalatçı ile sanayicinin kavgası var. Dışarıda daha önce sanayileşenlerin, bizim gibi ülkelerde sanayileşmeyi engellemeleri var. Türkiye'nin bulunduğu bölgenin, işimize gücümüze bakmamızı engelleyen özellikleri var.
Osmanlı'dan bu yana dinmeyen başkaldırılar, terör olayları var. Eğitim sisteminin bozukluğu var. Eğitimde, dini eğitimin bilimsel eğitimin önüne geçmesi var. Hukuk sisteminin, mülkiyet hakkının gelişmemesinin getirdiği sorunlar var. Bütün bunların üzerine özelleştirme rüzgârında Cumhuriyet döneminde var olanların yok edilmesi var. Bir türlü silkinerek kendimize gelemiyoruz…
Hele hele şimdilerde üretmekten vazgeçtik. Tüketiyoruz. Sanayi sektörüne, tarıma, üretime yatırım yapacak yerde dış ve iç kaynakları inşaata, konuta, AVM'lere harcar olduk. Bu kısırdöngüden kurtulmak zorundayız. Kısırdöngünün dışına çıkabilmenin tek yolu, planlı ekonomiye dönmek, yeni bir "Atılım Programı" ile sanayileşmeye, kalkınmaya yönelmektir.
(Tanıtım Bülteninden)