Çalışmanın temelini birbirlerine karşıt olarak konumlanmış iki ayrı modelin analizi teşkil etmektedir. Bunlardan ilki Hobbes'un toplumsal olarak düzenin nasıl sağlandığı sorununa getirdiği çözümü kapsayan faydacı modeldir. Hobbes, devleti yalnızca bireylerin özgürlüklerini onların ellerinden alan monarşik bir yönetim organı olarak ele almıştır.
Oysaki devlet aynı zamanda, Ortaçağ düşüncesinde sıklıkla vurgulandığı gibi, değerlerin cisimleştiği bir beden ya da değerlerin uygulanmasını sağlayan bir yapıdır da. İkinci model Parsons'ın değerlerin içselleştirildiği ve kurumsallaştığı bir toplum tasarısından hareket eder. Eleştirmenleri, devletin Parsons'ın hem erken hem de geç dönem teorilerinde hakettiği konuma kavuşamadığından şikayetçidirler. Gerçekte, devlet, Parsons'ın yaklaşımında yalnızca Hobbes'un kısıtlayıcı prototipinden ibarettir.
Politik olarak sosyal refah devletinin ön plana çıktığı New Deal hareketinin destekleyicisi olmasına karşın devlet dediğimiz örgütün pratikte geçirdiği reformlar, Parsons'ın teorik dünyasında karşılığını bulamamıştır. Sonuç olarak, karşıt konumda olmalarına karşın her iki yaklaşım da aynı devlet anlayışını kabul etmiştir.