A.B.D. basta olmak üzere gelişmiş ülkelerin büyük bir kısmında sağlık hizmetlerinin sunumunda ciddi bir problem olarak algılanan defansif tıbbi uygulamalar, hekimlerin tıbbi uygulamalarda sorumluluktan kaçmak için gerekli olmadığı halde teşhis ve tedaviye yönelik uygulamaları daha sık gerçekleştirmesi ya da tam tersi bir şekilde, riskli gördüğü hasta ve tedavi yöntemlerinden kaçınması olarak tanımlanmaktadır.
Ülkemizde de özellikle 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun yürürlüğe girmesi ve tıbbi uygulama hatası iddiaları içeren davaların artış göstermesi ile hekimlerin defansif tıbbi uygulamalara yönelme eğiliminin arttığı görülmektedir.
Yasal sorumluluktan kaçma refleksinin yönlendirici olduğu defansif tıbbi davranış modellerinin çoğunluğu, esasında hasta haklarına aykırı, tıbbi etik dışı ve neticesine göre yasal sorumluluk doğurucu uygulamalardır. Bu çerçevede hekimler, malpraktis sorumluluğundan kaçarken benzeri bir sorumlulukla yüz yüze gelebilecektir. Bu durum ise defansif tıbbın ciddi bir problem olduğunun en büyük göstergesidir.
Kitap, hekimin tıbbi uygulamalarda sorumluluktan kaçması durumunda ortaya çıkan en büyük problem olan defansif tıbbi uygulamaları, neden, sonuç ve yaratacağı hukuki problemler çerçevesinde irdelemektedir.