Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle "yeni uluslararası düzen"in başlangıcı ilan edilmiş olsa da, dünya tam bir düzensizlik içinde görünüyor. Özellikle Ortadoğu'daki krizler (Irak, İsrail-Filistin çatışması), şiddetin ve güvensizliğin yayılması kamuoyunda telaşa yol açtı ve gelecek hakkında karamsar yaklaşımları besledi.
Artık "21. yüzyıldan korkmak" mı lazım? Böyle bir soruya net bir şekilde cevap vermenin elbette hiçbir anlamı olmayacaktır. Buna rağmen, soğukkanlılığı korumanın ve bundan böyle hangi uluslararası sistemde yaşadığımızı anlamanın gerekliliği ortada. Güçlerin yeni hiyerarşisi, devlet dışı aktörlerin rolünün onaylanması ("11 Eylül" saldırılarıyla dikkat çekici şekilde kendini gösterdi), tüm insanlığı ilgilendiren sorunlar hakkında uluslararası uzlaşmalar (uluslararası ceza yargısı, sürdürülebilir kalkınma), "sınırsız" kamusal sahnenin sağlamlaştırılması vs. Tüm bunlar yükselen uluslararası sistemin en görünür özellikleri. Bununla birlikte, bu sistemin kuralları belirlenmiş değil ve büyük ölçüde tanımlanmayı bekliyor.
Bu çok sağlam 14 makalede (bazıları ilk defa yayımlanıyor, bazıları daha önce ekonomik ve jeopolitik yıllık L'état du monde'da yayımlandı), yazarlar bu yeni durumu inceliyor ve yeni bir dünyanın koşullarını araştırıyor.