Çalışma, hem söylemde hem gerçeklikte, ulus için ürün zenginliğini artırma, birey için gelir sağlama, kapitalist sınıf için de kâr etme yolu oldu hep. Maddeyi insanın kullanabileceği ürünler haline getirmenin, doğayı dönüştürmenin, dünyayı insanlaştırmanın aracı olmanın yanında, emek, bireyi topluma bağlayan en önemli unsurlardan biridir.
Dominique Méda, çalışmanın hakikaten insanın özüne dair bir şey olup olmadığı sorusunu yeniden gündeme getiriyor. Méda’ya göre, aslında tarihsel olarak çalışma toplumsal hayata bu kadar hükmeden bir olgu değildi. Ekonomik düşüncenin ön plana çıktığı 19. yüzyıldan itibaren insanlar üzerindeki etkisi giderek arttı. Peki, çalışma gerçekten toplum ve birey için vazgeçilmez bir yaşam biçimi midir? Sosyalleşmek ve kendini gerçekleştirmek için insanın uymak zorunda olduğu tek faaliyet midir?
Bu soruları yanıtlarken, aletlerin insan gücünün yerini alması, hizmet sektörünün gelişmesi, şirketlerin doğaya karşı sorumluluğu, her bireyin gelir sahibi olabilmesi gibi, emek ve çalışmayla ilgili birçok başka konuya da açıklık getiriyor.