Bir borç kaynağı olan sözleşme, Türk özel hukukunda en çok rastlanan hukuki işlem türüdür. Zira sözleşmeyi her zaman tarafların biraraya gelip müzakereler yürüttüğü ve bu sırada hukukçuların yardımına ihtiyaç duydukları çetrefilli bir hukuki işlem olarak görmemek gerekir. Günlük hayatımızın rutinlerini gerçekleştirirken dahi farkında olmadan taraf olduğumuz sözleşmeleri de düşünecek olduğumuzda her gün sayısız sözleşme kurduğumuz söylenebilecektir.
Bu kapsamda çalışmanın ilk bölümünde sözleşmeyi kuran irade açıklamalarından ilki olarak adlandırılan öneri ele alınmış ve alelade bir teklifin hangi şartların bir araya gelmesiyle öneri olarak nitelendirilebileceği üzerinde durulmuş. Ardından, çalışmanın ikinci bölümünde sözleşmenin kurulması için öneriye karşılık olarak yapılacak kabul açıklaması incelenmiş ve açık bir kabul söz konusu olduğunda, kabul açıklamasının öneriden farklı noktalar ihtiva edip edemeyeceği araştırılmış. Bunu takiben, sözleşmenin örtülü kabul ile kurulup kurulamayacağı üzerinde durulmuş ve özellikle susmanın hangi hallerde bir kabul olarak anlamlandırılabileceği araştırılmış. Çalışmanın üçüncü ve son bölümünde ise bir sözleşmenin kurulabilmesi için irade açıklamalarının hangi noktalarda uyuşması gerektiği sorusuna yanıt aranmış.
(Girişten)