Bizzat karar verme hakkı, Türkçe literatürde şaşkınlık uyandıracak kadar az zikredilmiş, niteliği, kapsamı ve sınırları ortaya konulmamış, böylece bir anlamda "layık olduğu ilgiyi görememiş" bir konudur. Uluslararası hukuk dışarıda bırakılırsa, tespit edilebilen yegâne monografik çalışma ve geniş anlamda medeni hukuk alanında yazılmış makale düzeyindeki diğer çalışmalar, esas itibarıyla "hastanın kendi kaderini tayin hakkı"na ilişkindir. Bunun yanında son zamanlarda, kişisel veri kavramının ön plana çıkmasına paralel olarak, veri sahibinin hangi verilerini kimlerle paylaşacağına kendisinin karar vermesi gerektiğini ifade eden "enformasyonal kendi kaderini tayin hakkı"ndan da söz edilmeye başlanmıştır. Oysa bizzat karar verme hakkı, yalnız hayat, sağlık ve beden bütünlüğü veya kişisel veriler üzerinde değil, tüm kişilik değerleri de dahil olmak üzere, hukukun düzenleme alanı içinde kalmak kaydıyla, kişinin hayatı boyunca bir seçim yapmasının mümkün olduğu bütün konular bakımından söz konusudur. Bu sebeple tek başına bir kişilik değeri olarak ele alınıp incelenmesi gerekir. Çalışma, bu kanaatin ürünüdür.
Belirtmek gerekir ki çalışma konusu sınırlandırılırken, bizzat karar verme hakkının görünüm biçimlerinden bir tanesi tercih edilebilir, böylece bu seçilen konunun derinlemesine incelenmesi ve yeni sorular sormak yerine mevcut soruların cevaplandırılması sağlanabilirdi. Yapılan tercihin isabeti okurun takdirlerinde olmakla birlikte, çalışmanın amacı, bizzat karar verme hakkının bir "kişilik değeri olarak", kişilik değerlerine ilişkin sistematiğe uygun biçimde, pozitif hukuk çerçevesinde ele alınması ve böylelikle konunun, bütüncül bir bakış açısıyla dikkatlere sunulmasıdır.