Bu biyografi her şeyden önce, klişeleşmiş ifadesiyle, “insan olarak Marx”ı tanımayı sağlıyor. Romantize etmeden, mitleştirmeden, zaafları içindeki büyüklüğünü anlatarak... İnsanlarla ilişkilerine, hırslarına, kaygılarına, bu arada örneğin hayat yoldaşı Engels’le dostluğuna ışık tutarak...
Kitap elbette büyük düşünürün sadece “özel” hayatına değil, düşünce ve siyaset hayatına da bütün ayrıntısıyla eğiliyor. Onun Hegel etkisiyle müsbet bilimlerin ve pozitivizmin cazibesi arasındaki enerji akımıyla oluşan düşünce dünyasını da inceliyor.
Kitabın belki en özgün yanı şu: 19. yüzyıl Avrupası uzmanı olan yazar, Marx’ın hayatını, düşüncesini ve eylemini, yaşadığı dönemin koşullarına oturtarak anlamaya eğiliyor.