Her ne kadar çağımız hukuk anlayışında ve borçlar hukukunun genel prensipleri çerçevesinde herkesin kendi borçlarından sorumlu olduğu anlayışı kabul edilmişse de Türk kanun koyucusu bu genel ilkeden sapma göstermiş, kişilerin kanunî temsilcilerinin olduğu hallerde para cezaları dışındaki kamu alacakları için borçtan sorumlu olan kişilerle birlikte onların kanunî temsilcilerini de sorumlu tutmuştur. Bu konudaki en belirgin kanunî dayanak ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un mükerrer 35. maddesinde yer almaktadır. Anılan maddeye göre kanunî temsilcisi olan kişilerden tahsil edilemeyen amme alacaklarının bu kişilerin kanunî temsilcilerinin şahsî mal varlıklarından tahsil edilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Hatta kanun koyucu bu alanda borçlunun kendisinden tahsil edilemeyen borçlarla da sınırlı kalmamış olup, tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacaklarından da kanunî temsilcilerin tüm mal varlıklarıyla sorumlu olduğunu düzenlemiştir. Kanun koyucu aynı maddede yabancı şahıs ve kurumların Türkiye'deki temsilcilerini de kanunî temsilci olarak değerlendirmiş, bu temsilcilerin hukuk düzeni içerisinde gerçek bir kanunî temsilci dahi olup olmadıklarını gözetmeksizin kamu alacakları bakımından bu temsilcilerin de kanunî temsilci gibi değerlendirilmesini kabul etmiştir.
Bu bağlamda çalışma da konu üç bölüm halinde açıklanmaya çalışılmış.
(Girişten)