Açlık grevleri ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü ve tutuklular bakımından pasif bir nitelik arz etmesi ve yüzyıllar içinde gelişen suç şekillerine benzememesi ve yaptırım türü ve koşullarının yeni yeni oturması nedenleriyle elverişli bir yöntem olarak ortaya çıkmaktadır. Yine açlık grevi genelde kişiyi mağdur konumunda gösterdiğinden klasik yöntemleri de devre dışı bırakmaktadır. Bu hususlar açlık grevlerini ceza infaz kurumunda bulunan hükümlü ve tutuklular bakımından her zaman kullanılmaya elverişli bir konuma getirmektedir.
Açlık grevinin bu nitelikleri ulusal ve uluslararası alanda yasal statü ve uygulanacak kuralları belirlemede ciddi tartışmalara ve çalışmalara neden olmuştur. Çalışma da mümkün olduğunca bu çalışmalardan ve mevzuat hükümleri ile yüksek mahkeme kararlarından bahsedilerek farklı düşünce ve uygulamalar ortaya konmaya çalışılmıştır.
(Önsözden)