Suça teşebbüste hazırlık hareketleri ile icra hareketlerinin birbirinden ayrılması, ceza hukukunun uzun bir süredir üzerinde tartıştığı ve halen güncelliğini koruyan bir ceza hukuku problemidir. Bu iki hareket tarzının birbirinden ayrılması, bireyin hareket serbestisinin sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımaktadır.
Bu çalışmada, hazırlık hareketlerinin icra hareketlerinden ayrılması problemine ilişkin doktrinde ileri sürülen teoriler ve meseleye ilişkin yargı kararlarında benimsenen uygulamalar incelenmiş. Bu iki hareket tarzı arasındaki sınırın nasıl belirleneceği hususunda, pozitif düzenlemelerin yanı sıra, olması gereken hukuk açısından hangi yaklaşımın benimsenmesi gerektiği konusunda görüş ve değerlendirmelere yer verilmiş. Özellikle konunun, iştirak halinde işlenen suçlar, ihmali suçlar gibi özellik arz eden durumlar bakımından da inceleme konusu yapılması, literatür bakımından önemli bir yeniliktir.
Bu çalışmada, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun öngördüğü normatif düzenlemeler temel alınmış, ayrıca Alman Ceza Kanunu'nun ilgili hükümleri ile birlikte konunun teorik derinliğine katkı sağlaması açısından Alman ceza hukuku literatürünü temsil eden bilimsel eserlerden de faydalanılmış.
(Tanıtım Bülteninden)