İslâm ülkelerinin hemen hemen hiçbirinde Batı ülkeleri seviyesinde sivil toplum ve piyasa ekonomisi olgularına rastlanmaması, ister istemez, İslâm ile bu kurumlar arasında bir bağdaşmazlık olup olmadığı sorusunu akla getirmektedir.
Gerçekten, neden İslâm ülkelerinde sivil toplum geleneğine ve işlek demokrasilere rastlanmamaktadır? Piyasa ekonomisi ile İslâm arasında giderilmesi mümkün olmayan doku uyuşmazlıkları mı vardır? Sivil toplum ve piyasa ekonomisi sadece Hıristiyan Batı ülkelerinde var olma zemini bulabilecek kurumlar mıdır? İslâm dininde ve Müslümanların ağırlıkta veya çoğunlukta olduğu ülkelerin kültürel alt yapısında sivil toplumu, liberal demokrasiyi ve piyasa ekonomisini besleyecek ve destekleyecek unsurlar var mıdır? Daha net bir şekilde sorulacak olursa, İslam ile sivil toplum, demokrasi ve piyasa arasında birbirlerini dışlayan bir tercih yapmak zorunda mıyız? İslam, Sivil Toplum ve Piyasa Ekonomisi, seçkin yerli ve yabancı yazarların kaleminden, İslâm ülkelerinin sivil toplum, demokrasi ve piyasa ekonomisine İslâm’a rağmen değil, İslâm ile birlikte ulaşabileceğini ortaya koymaktadır.